27 Şubat 2017 Pazartesi

Zehirsiz Kimyasalsız Ev

Küflenmeyi görmeyi seviyorum

Sizi bilmiyorum ama ben mümkün olduğunca çok elzem ihtiyacım yoksa (tuvalet kağıdı, ampul, kolibandı vs) marketlere çok gitmemeye çalışıyorum.
Tüketim yerine üretim yapmayı sevdiğim için, bir şey bozulduğunda yenisi almak yerine tamir etmeyi tercih ettiğim için, bu yüzden mecburi ihtiyaçlarım olmadan yada arkadaşlarımı görmeyeceksem merkeze inmeyi sevmiyorum. Ama diğer insanlara neler yediriyorlar diye düşünüp market market gezmeyi, satılan ürünlerin muhteviyatını okumayı karşılığına gelen kimyasalı öğrenip insanları bilgilendirmeyi seviyorum.

Şimdi öncelikle,
Televizyonda en çok neyin reklamı yapılıyorsa o zararlıdır. Bunu unutmayın. Hem bütçenize, uzun veya kısa vadede sağlığınıza zarar verir. Örneğin diş macunu, internette biraz araştırsanız aslında diş macunun hiçbir şekilde dişlere yararı olmadığını göreceksiniz. Yıllardır istemsiz yuttuğunuz macunlarda kansere davetiye... E dişimizi neyle temizleyeceğiz diyorsanız her sabah sirkeli su ile çalkalayıp, yemekten sonra karbonat ile fırçalayın muz yedikten sonra arada bir kabuğu ile ovuşturun. Her zaman söylediğim her ilacın doğada alternatifi var. Dikkat ettiniz mi televizyonlarda en çok neyin reklamı var? tabiki saç boyası, deterjanlar, saç şampuanı, kozmetikler sonrasında banka reklamları ve kredili ev reklamları (: fabrikasyon çorbalar, et suları, pudingler, dondurmalar.. Tabi ki televizyonda gördüğünüz her reklam zararlı değil sonuçta markasını tanıtmak için ürün lezzetini, kalitesini gösterebilmek ve inandırabilmek için reklam yapmak zorundalar, zorundayız. Tıpkı evimize gelen misafire en güzel yemekleri yaptığımız gibi, misafir gelmeden evimizi daha da detaylı temizlediğimiz gibi, o da bizim reklamımız. 

Yıllar önce ilk blogu açtığımda da yazmıştım marketlerde gezip ürünlerin muhteviyatına bakarım. Doğadan alternatifini bulmaya çalışırım. Yediğimiz yemeklerin içindekilerini kendim birleştiririm. Mayonez yemem de yemek zorunda olsam kendim yaparım. Çorba mı içilecek tabi ki de kendim yaparım. Et tadı versin diye kesinlikle bulyon kullanmam hatta dikkat ederseniz et bulyon reklamı da çoktur televizyonda (: 
İstanbul'da misafirliğe gittiğimizde evde bozulmayan yoğurt vardı nasıl yani dedim kaç gündür dolapta daha küflenmedi demişti arkadaşım, e dedim küflenmesi lazım küflenmiyorsa sıkıntı var. Nasıl olur değil mi?  Ne var ki içinde küflenmiyor bu gıda diye düşünsene. Küflenmek güzeldir (:  halk arasında sevilmese de aslında olması gereken doğal bir olay, küflenme olayı o yeşil şey, gıdanın içindeki bakterilerin oksijenle özellikle nemli ortamlarda fermante olmasıdır ve mantarların (sporla) çoğalmasıdır. İlk okulda bile fen bilgisi dersinde görmüşüzdür. Tabiki küflenmiş besinlerin sağlık için oldukça zararlı olduğunu biliyoruz küflenmiş yemek yenmez her yemeğin dışarda durma süresi vardır. Ancak küflenen yemek sağlıklıdır yani içinde kimyasal yoktur. İçinde katkı maddesi yoktur, benim üzerine basa basa söylediğim "Reçellerde limon tuzu kullanmıyorum" gibi. Ben yiyeceğim çünkü ben sevdiklerim yiyecek, ne yapacağım 2 sene sonra dolapta duran kavanozdan reçel yemeyi mi düşüneceğim yada son kullanma tarihi 1 sene olan sütü dolapta tutup son kullanma  zamanı geldiğinde içeceğim. Ne var ki içinde küflenmiyor bu gıda diye düşünün sürekli düşünün. Kısacası meyveyi, sebzeyi herşeyi zamanında tüketmek gerekir. Ben ne yapıyorum salçayı kaya tuzu ile, reçeli şeker ile koruyorum kısa süreliğine. Neden zeytinlerim hemen tükeniyor ve aylar sonray kalmıyor çünkü içine limon tuzu atmıyorum. Ve zeytini tam zamanında yiyorum. Size de zamanında satıyorum. Bende isterim yaz kahvaltılarınıza bol bol zeytin göndereyim, satayım ama bizim buralarda zeytin ekim kasım aralık. Hadi bazen mevsimler kayıyor ama en fazla 1 ay kayar. Kışın zamanında yersiniz zeytini. sizin yazın tatil yörelerinden aldığınız zeytin hep geçen senenin ürünüdür çünkü yazın zeytin ağaçlarında zeytin olmaz limontuzlu sirkeli plastik kavanozlarda nerdeyse 7-8 aydan fazla bekler.

Limon tuzu nedir, sitrik asittir. Sitrik asit doğal bir bileşendir aslında ama reçellerin, şekerlemelerin veya tatlıların şerbetlerinin uzun süre geçse bile kristalleşmeyi önler. Şerbetli tatlı yapılırken de şerbetin içine limon sıkılması şerbetin, kristalleşmesini önlemek amaçlıdır. Limonun içinde doğal sitrik asit vardır. 

Limon tuzu çok ucuza satılır aktarlarda herkes bilir.


Limon, portakalda sitrik asit vardır ama meyvelerden bu maddeyi üretmek, çok pahalı olduğu için, bakterilerin yardımı ile, şekerden elde edilir ve genellikle ucuz olduğu için, sanayiciler bunu tercih ederler. 
özellikle doğal yolla elde edilmeyen sitrik asidin insan sağlığına fazlaca zararları olmaktadır.

Evet gelelim ben limon tuzunu nelere kullanıyorum. Dedim ya kendime zehirsiz kimyasalsız bir dünya kurdum, sizde kurun sevdikleriniz için..


Örneğin; Süngerin sığmadığı ince uzun sürahi veya şişe temizlemeye, bulaşık makinesine, cam sil yerine... 
Kısacası ev temizliğine, boş fısfıs şişesinin içine yarım çay bardağı  market sirkesi, ılık su ve 3-4 adet limontuzu atıp bu sıvıyı evin bütün temizliğine kullanıyorum.
Cam silmeye, fırın içi temizleme, ocak temizleme, fayans, tezgah temizlemeye, ahşap metal bütün yüzeylere... sirkenin kokusu kalır diyorsanız (ki kalmıyor) ve içinize sinmiyorsa fısfıs şişesinin içine portakal veya limon kabuğu atın yada esansını sevdiğiniz yağdan 1 damla damlatın. Eviniz illede çiçek kokmasına gerek yok. Pis kokmasın yeter. Bir ara da ev kokuları ile alakalı yazarım hani şu oda spreyleri varya işte onlar. Dikkat edin onlarında çok reklamı var (: